Samsun İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Ak Mescit



YOLBUL(NAVIGATION)

Halk arasında Zeyneddin bin Veli şeklinde anılan türbe, batısındaki aynı adlı camiyle birlikte, camiye bitişik şekilde inşa edilmiştir. Türbe ve camiye ait bir inşa kitabesi bulunmamaktadır. Hüseyin Hüsameddin’in Amasya Tarihi adlı kitabına göre cami ve türbe, Selçuklu Emirlerinden Emir el-Hac Veliyyüddin bin Berekât Şah tarafından H. 647 /M. 1249-50’de yaptırılmış ve vakıfları düzenlenmiştir. Türbenin banisi olarak gösterilen Selçuklu Emiri Veliyyüddin’in ismine ise kaynaklarda rastlanmamaktadır. Cami ve türbenin tarihini aydınlatacak başka bir belgeye de ulaşılamamaktadır. Mevcut yapım plânı, duvar kalınlığı, işçiliği ve mimari elemanları bu tarihe uygun düştüğünden türbenin yapımı için kitapta verilen H. 647 / M. 1249-50 tarih söylenebilir.

 

Mimari özellikleri: Türbe içten sekizgen, dıştan ise camiyle bitişmesi ve kuzeyinde bir giriş mekânı yer alması itibariyle, güneydoğu köşesi pahlı, dikine dikdörtgen şeklindedir. İçten sekiz köşeli, piramit külah örtülü yapı, dıştan camiyle birlikte kırma çatıyla örtülüdür. Sıvalı sekizgen külah, pek muntazam değildir. Çatı, 1940 yılında kuzeye eklenen caminin çatısının devamı olarak yapılmıştır. Kuzey cephedeki kapıyla girilen türbenin, sekizgen kenarları, birbirine yakın ölçülerdedir ancak aynı değildir. Kıble duvarında alt seviyedeki mazgal pencere, yapının altındaki cenazelik katına işaret etmektedir. Sekizgen yapının kuzeyinde yeni cami, batısında eski cami bulunmaktadır. Türbenin kuzeyi, doğu yönde yeni bir kapıyla girilen, enine dikdörtgen şeklinde olup, bir tür giriş olarak belirmektedir. Ancak bugün etrafını kapatan duvarlarla kendiliğinden oluşan bu kesimde, orijinalde ne tür bir düzen olduğu anlaşılamamaktadır. Yapının zamanla aldığı görünüm, türbe olduğu kanaatini vermekten uzaktır. Türbeye tek kanatlı, iki panoya ayrılarak oymalarla bezenmiş ahşap bir kapıyla girilir. Eğilerek girilecek kadar alçak tutulan kapının eşiği, hafif yüksekçedir. Birbirinin simetriği dikdörtgen panolarda, ortada tüm panoyu kaplayan eşkenar dörtgen çerçeve içerisinde ‘S’ kıvrımlarıyla birlikte, stilize, bitkisel bir kompozisyon görülür. Barok karakterli iri kıvrımların ortasında papatya benzeri stilize bir çiçek motifi yer alır. Panonun köşelerinde oluşan üçgen alanlarda, daireden dağılan ışık demetlerini hatırlatan bir kompozisyon vardır. Ahşap yüzeyin oyulmasıyla kabartılan kompozisyonun üslubu, türbenin ilk inşasından çok sonralara, geç devir Batılılaşma dönemine işaret etmektedir. Sadece kıble yönündeki pencereden ışık alan yapının içi bir hayli karanlıktır. Pencerenin yetersizliğiyle birlikte, duvarlar ve külahın kısa tutulması, yapının içinde basık bir etki uyandırmıştır. Türbede sanat değeri taşımayan iki sanduka bulunur. Ortadaki biraz daha büyük, kıble taraftaki küçük olan sandukalar, kabaca yapılmış olup küçük olanın bir çocuğa ait olduğu düşünülür. Zamanla elden geçirilen, halen beyaz alçıyla kaplı sandukaların, kimlere ait olduğu konusunda bir belge olmamakla birlikte, bani ve bir yakınına ait olabilecekleri akla gelmektedir. Duvarlarda içte dört köşede, 1.70 m yükseklikte taş kandillikler göze çarpar.

 

Rivayet: Rivayet olunur ki, kısa bir süre öncesine kadar türbe duvarındaki delikten bakıldığında Emir el-Hac Veliyüddün Bin Berekat Şah’ın ayaklarının çürümemiş bir şekilde olduğu bakanlarca görülmekteydi. Ancak türbe içindeki sehpanın çökmesi nedeni ile artık görülmemektedir. Yine rivayet olunur ki define aramak için türbeye giren kişiler define aramaya fırsat bulamadan başlarına gelen çeşitli belalar nedeniyle perişan olmaktadır. Yöre halkı tarafından evliya olarak nitelendirilen ve korunan, Dereköy Evliyası veya Zeyneddin bin Veli olarak tanınan, türbe ziyaret yeridir. Türbe halk tarafından Rıza-i İlahi için veli ziyaretinde bulunmak, hasta olanlar içinde Allah’ın izniyle şifa bulmak umuduyla ziyaret edilmektedir. Genellikle erkek çocuk isteyen ve ruhsal bozukluğu bulunan hastalar türbeyi ziyaret etmekte ve Allah’tan şifa umup adaklar adamaktadır.
Kaynak: Samsun Evliyalar Atlası

According to Huseyin Husameddin's book "History of Amasya", the mosque and the mausoleum were built by one of the Seljuk Emir 'Emir el- Hac Veliyyüddin bin Berekât Sah in 1249-50. However, this rumour cannot be confirmed with the archives. Still, since the architectetural features of the shrine demonstrates similarites with the monuments of that era (13th century), this claim of Huseyin Husameddin is believed to be true. In 1940, a mosque was built nearby the shrine. 

عربى

وفقًا لكتاب حسين حسام الدين "تاريخ أماسيا" ، تم بناء المسجد والضريح من قبل أمير الحاج ولي الدين بن بركات شاه في 1249-1250. لكن هذه الإشاعة لا يمكن تأكيدها في الأرشيف. ومع ذلك ، نظرًا لأن السمات المعمارية للضريح تظهر أوجه تشابه مع آثار تلك الحقبة (القرن الثالث عشر) ، يُعتقد أن ادعاء حسين حسام الدين هذا صحيح. في عام 1940 ، تم بناء مسجد بالقرب من الضريح.


Française

Selon le livre de Hüseyin Hüsameddin "Histoire d'Amasya", la mosquée et le mausolée ont été construits par l'un des émirs seldjoukides 'Emir el-Hac Veliyyüddin bin Berekât Şah en 1249-1250. Cependant cette rumeur ne peut être confirmée avec les archives. Pourtant, étant donné que les caractéristiques architecturales du sanctuaire présentent des similitudes avec les monuments de cette époque (XIIIe siècle), cette affirmation de Huseyin Husameddin est considérée comme vraie. En 1940, une mosquée construite à proximité du sanctuaire.

Espanol

Según el libro "Historia de Amasya" de Hüseyin Hüsameddin, la mezquita y el mausoleo fueron construidos por uno de los emir selyúcidas Emir el-Hac Veliyyüddin bin Berekât Şah en 1249-50. Sin embargo, este rumor no se puede confirmar con los archivos. Aún así, dado que las características arquitectónicas del santuario demuestran similitudes con los monumentos de esa época (siglo XIII), se cree que esta afirmación de Huseyin Husameddin es cierta. En 1940, se construyó una mezquita cerca del santuario.

Pусский

Согласно книге Хусейна Хусамеддина «История Амасьи», мечеть и мавзолей были построены одним из эмира Сельджуков эль-Хаком Велийюддином бин Берекат Шах в 1249-50 гг. Однако этот слух не подтверждается архивами. Тем не менее, поскольку архитектурные особенности святыни демонстрируют сходство с памятниками той эпохи (13 век), это утверждение Хусейна Хусамеддина считается правдой. В 1940 году рядом со святыней построили мечеть.